Böyle gitmez sonbaharın sıratı

Spread the love

Antalya Müzesi ile ilgili mücadele devam ediyor. Antalya kent dinamikleri müze binasını korumak için direnmeye devam ederken, iktidar da müzeyi yıkma konusunda ısrarını sürdürüyor.
Bu noktada, müze yapım işinin verildiği firmanın, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un otellerini yapan şirket olduğunu ve toplam bütçenin de 2,5 milyar TL olduğunu unutmayalım.
Hal böyleyken ve Antalya müzesini korumak için mücadele ederken, yeni iddialar ortaya atıldı.
Daha önce Mimarlar Odası Antalya Şubesi Başkanı Hasan Çerçiler, ‘müze otel’ konseptine itirazının olmadığını söylemişti. Bu açıklama, başta Mimarlar Odası olmak üzere, müze çalışma grubu tarafından itiraz görünce, Çerçiler’in açıklaması ‘kişisel’ olarak kaldı ve niyet beyanından öte gidemedi.
Ancak 23 Temmuz Çarşamba gününden bu yana dile getirilen bazı iddialar, Hasan Çerçiler’in açıklaması ile gayet uyumlu. Çünkü, müze otel konsepti üzerine kurulan iddialar bunlar.
Birincisi, müze alanının genişletilerek, dünyaca ünlü bir zincir otel markasına verileceği, müzenin yanı sıra o otel zincirinin de otel yapacağı konuşuluyor.
İkinci olarak da, aynı alanda Katar sermayesinin de gözü olduğu yönünde. Katarlıların son yıllarda Türkiye sevdası göz önüne alındığında yabana atılamayacak türden iddialar bunlar. Hele ki, Antalya Limanı işletmesinin Katarlılarda olduğu düşünülürse.
Kısacası, Antalya Müzesi ile ilgili can yakan haberler gelmeye devam ediyor.
Gelelim ikinci konumuz olan Kızılarık barınma sorununa.
Kızılarık, Antalya Muratpaşa’da yaklaşık 150 yıldır Antalya’da ‘Tahtacılar’ olarak bilinen Alevi Türkmenlerin, Toroslarda göçebe olarak yaşarken, yerleşik yaşama geçmeye başlayınca, evlerini barklarını kurdukları mahallenin adı.
İşte bu mahallenin kurulduğu arazi Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından, Kuyucu Muratpaşa Bin Abdülselam Vakfı’na ait olduğu gerekçesi ile boşaltılmak ve insanlar evlerinden, yurtlarından edilmek isteniyor.
Vakıflar Bölge Müdürülüğü, ilk önce inanılmaz fiyatlarda ecrimisil çıkararak, bölge halkını taciz ediyor. Öyle ki, bir yıl önce 3 – 5 TL ödedikleri yıllık ecrimisil, milyonlarla ifade edilen rakamlara yükseltiliyor. Aslında bu hamle ile 150 yıldır burada oturan insanlara, “çıkın, gidin” deniliyor.
Geçtiğimiz haftalarda Vakıflar Bölge Müdürlüğü, mahallede yaşayanlara bu defa da yıkım kararlarını göndermeye başladı. Ecrimisil oyunu ile yerinden edemedikleri insanları, şimdi zor yolu ile çıkarmaya çalışıyorlar.
Kızılarık Mahallesi, Vakıflar ile o arazi üzerinde yaşayanlar arasında ilk sorun değil. Daha önce de, Kepez İlçesi sınırlarında kalan 3 mahallede aynı sorun yaşanmıştı. O dönem Kepez Belediyesi AKP’deydi ve sorun hiçbir tatsızlık çıkmadan çözülmüştü. Vakıf Bölge Müdürlüğü ile Kepez Belediyesi, bu insanların yaşadıkları mahallelere ilişkin ‘trampa’ (arazi değişimi) yapmış, sorunlu mahalleler Kepez Belediyesi’ne geçmiş, Kepez Belediyesi de mahallede yaşayan hak sahiplerine yerlerini vermişti.
Kızılarık Mahallesi’nde de aynı çözüm uygulanabilir ve Muratpaşa Belediyesi bu çözüm için istekli.
Gel gör ki; Vakıflar Bölge Müdürlüğü, AKP’li olan Kepez Belediyesi ile sorunu çözerken, CHP’li Muratpaşa Belediyesi ile sorunu çözmeye yanaşmıyor ve bölge halkı, en temel haklardan birisi olan barınma hakkının kısıtlanması yolu ile mağdur ediliyor.
Gelin sözleri, Mahsuni’ye ait bir dörtlükle bitirelim.
“Böyle gitmez sonbaharın sıratı
Elbet bir gün bahar gelir, yaz olur
Bizim köyün sekiz nallı kıratı
Geçtiği yollar da bir gün toz olur!”