Hindistan ve İsrail, Gazze’deki insani krize rağmen askeri ilişkilerini derinleştirme kararı aldı. Hindistan’ın Savunma Sekreteri Rajesh Kumar Singh ve İsrail Savunma Bakanlığı Genel Müdürü Amir Baram, New Delhi’de bir araya gelerek iki ülke arasındaki savunma iş birliğini güçlendirmeyi amaçladıklarını duyurdular. Bu görüşme, Hindistan’ın İsrail’e olan diplomatik ve ekonomik bağlılığını bir kez daha ortaya koydu.
Son günlerde, dünya genelinde 59,000’den fazla Filistinlinin hayatını kaybettiği ve Gazze’deki insani durumun giderek kötüleştiği yönünde artan eleştiriler gündemde. Birçok ülke, İsrail’in sivil hedeflere yönelik saldırılarını kınarken, Hindistan’ın askeri iş birliğini sürdürme kararı, yerel ve uluslararası aktivistlerin tepkisini çekti.
Hindistan’ın Belediye Başkanı Raja Iqbal Singh, İsrail Büyükelçisi Reuven Azar ile yaptığı görüşmede, “Hindistan, bu zor zamanlarda İsrail’in yanında yer alacaktır.” şeklinde açıklamalarda bulundu. Bu sözler, yerel aktivistler tarafından sert bir şekilde eleştirildi. Aktivistler, Singh’in açıklamalarını “ahlaki bir ihanet” ve “gerçeklerin çarpıtılması” olarak nitelendirdiler.
Bir grup aktivist, Singh’in ifadelerinin ardından bir mektup yayımlayarak, “Gerçek zor zamanlar, Filistin halkının yaşadığı dehşetlerdir; sürekli bombardımanlar, hastanelerin, okulların ve evlerin yıkılması” dedi. Mektupta, “İsrail, uluslararası hukuka ve temel insani değerlere aldırış etmeden, çocuklar, kadınlar, yaşlılar ve silahsız sivilleri hedef alan bir kitlesel öldürme kampanyası başlattı” ifadelerine yer verildi.
Hindistan, dünya genelinde İsrail’in en büyük silah ithalatçısı konumunda. Son dönemde, Hindistan’ın İsrail’e savaş drone’ları ve yapay zeka tabanlı silah sistemleri gönderdiği ortaya çıkmıştı. Hindistan hükümeti, silah transferleri konusunda “ulusal çıkarlar” doğrultusunda hareket edeceğini belirtmişti.
İsrail hükümeti, Hindistan ile Yatırım Koruma Anlaşması (IPA) üzerinde çalıştığını duyurmuştu. Bu anlaşmalar, her iki ülke arasında artan güvenlik risklerine karşı yatırım koruma sağlamayı amaçlıyor. Ancak, bu tür diplomatik adımlar, Filistinlilerin yaşadığı insani krizin gölgesinde kalıyor ve uluslararası toplumda tartışmalara neden oluyor.
