Mersin’de yaşayan Murat ve Elif Kınış çiftinin 17 Temmuz’da dünyaya gelen oğulları Ömer için sağlık müdürlüğü ile aile arasında ‘topuk kanı testi’ krizi yaşandı. Aile, ilk çocuklarında ‘topuk kanı testi’ ile başlayan ve ölümle biten acı süreç nedeniyle bu kez yeni doğan bebeklerine testi yaptırmak istemedi. Topuk testi yaptırılmaması nedeniyle kurumun açtığı dava sonucu mahkeme, küçük Ömer için sağlık tedbiri uygulanmasına karar verdi. İlk bebeklerinde yapılan ‘topuk kanı testi’ sonrası yanlış teşhisler konularak ağır tedaviler uygulandığı için kızlarını kaybettiklerini ileri süren çift yaşadıkları travmanın etkisiyle ikinci çocukları için aynı riski almak istemediklerini söyledi.
“YANLIŞ TEŞHİS, AĞIR TEDAVİ YÜZÜNDEN KIZIMIZI KAYBETTİK”
Baba Murat Kınış, 2018 yılında yaşadıkları olayın hayatlarını altüst ettiğini belirterek, “Daha önce doğan kız çocuğumuzdan topuk kanı vermiştik. Verilen topuk kanında bize fenilketonüri diye bir genetik hastalığın değerlerinin yüksek olduğu söylenildi. Sağlık ocağından çağırıldık, bize evraklar verildi. Adana Balcalı Hastanesi’ne yönlendirdiler. Hastaneye gittiğimizde çocuğun yatışının yapılması gerektiğini, yoğun bakımda kalması gerektiğini söylediler. Çocuğumuzun yatışını yaptık, orada tekrardan yeni bir test yapıldı. Ankara’dan gelen fenilketonüri testiyle alakalı hiçbir şey yoktu. Bu sefer Adana Balcalı Hastanesi’nde tirozinemi adlı genetik hastalığın olduğu söylendi. Ankara’daki hastalıkla ilgili hiçbir şey yoktu. Çocuğumuz hastanede 16 gün boyunca yattı. Hastaneye gitmeden önce 14 gün boyunca bizim yanımızdaydı, herhangi bir rahatsızlığı, sıkıntısı yoktu, gayet sağlıklıydı. 16 gün hastanede yattıktan sonra uygulanan ağır tedaviler sonucunda çocuğumuzu kaybettik” dedi.
“TOPUK KANINDAN ÇIKAN SONUCUN KESİNLİĞİ YOK”
Baba Kınış, yaşadıkları sürecin ardından otopsi talep ettiklerini belirterek, “Yapılan otopside tirozinemi ile fenilketonüri adlı genetik hastalıkların hiçbirinin olmadığını, çocuğumuzun sağlıklı olduğunu ortaya koydular” şeklinde konuştu. Hastanede uygulanan tedaviler yüzünden daha önceki çocuklarını kaybettiklerini ileri süren Kınış, yeni doğan bebeklerine aynı acıyı yeniden yaşamamak için topuk kanı testine izin vermediklerini söyledi. Kınış, “Topuk kanından çıkan sonuçların kesinliği ve garantisi yoktur. Bizim orada bir canımız gitti. Aynı duruma tekrar düşmek istemiyoruz” diye konuştu.
Konuşmasını sürdüren baba Kınış, “Mahkemenin verdiği kararın iptalini, Sağlık Bakanlığı’nın verdiği kararın iptalini istiyoruz. Topuk kanı alınmasını istemiyoruz. Sonuçlara güvenmiyoruz, inanmıyoruz. Bir kere canımız yandı, bir daha yanmasını istemiyoruz. Daha önce sağlıklı bir çocuğumuzu kaybettik” ifadelerine yer verdi.
“İLLA TOPUK OLUNCA TESTLER DEĞİŞMİYOR”
Çocuklarının sağlık kontrollerini sürekli yaptıklarını anlatan anne Elif Kınış ise, “Gerekli bütün tahlillerimiz, testlerimiz, her şeyi yaptık. Sağlık ocağından tut, özel hastaneye kadar ne gerekiyorsa her şeyi yapıyoruz. Yani çocuğumuz konusunda hiçbir şeyi kısmıyoruz. Ben cahil bir insan değilim. Sağlık meslek lisesi mezunuyum. Hemşirelik diplomam da var. Ben daha önce kadın doğum bölümünde staj yaparken erken doğan çocukların topuğundan kan gelmediği zaman biz kolundan alıp bu testleri yapmıştık. Topuk kanının illa topuktan alınması gerekmiyor. Kan aynı kan. İlla topuk olunca testler değişmiyor. Biz buna karşıyız aslında” dedi.
MAHKEME TEDBİR KARARI VERDİ
Şehir dışında olduğu için yazılı açıklama gönderen çiftin avukatı Muhammed Said Altuntaş ise müvekkillerinin haklı gerekçeler nedeniyle çocuğundan topuk kanı alınmasına rıza göstermediğini vurguladı. Av. Altuntaş, mahkemenin ise aileye danışmadan aldığı sağlık tedbiri kararına itiraz ettiklerini ifade ederek, “Mersin İl Sağlık Müdürlüğü tarafından Çocuk Koruma Kanunu (ÇKK) uyarınca mahkemeden sağlık tedbiri kararı talep edilmiş. Mahkeme bu talep doğrultusunda hiçbir şekilde aileyi bilgilendirmeden ve duruşma açmadan dosya üzerinden tedbir kararı vermiş. Müvekkil tedbir kararını kendisine tebligat gelince öğrendi” diye konuştu.
“TESTLERE GÜVENSİZLİK DUYDUKLARINI İFADE ETTİK”
Tedbir kararına karşı itirazlarını içerir dilekçeyi sunduklarını belirten Av. Altuntaş, şunları söyledi:
“Dilekçede öncelikle müvekkilin 2018 yılında doğan ilk çocuğundan topuk kanı alındığını, akabinde hastalık şüphesiyle yoğun bakıma alındığını, yoğun bakımdaki ağır müdahalelere dayanamayarak vefat ettiğini, fakat otopsi raporunda herhangi bir hastalık tespit edilmediğini, yani aslında uygulanan ağır tedaviler nedeniyle çocuğun öldüğünün sabit olduğu, bu nedenle testlere güvensizlik duyduğunu ifade ettik. Tıbbi araştırmalarda bu testin yanlış sonuç verebildiğinin kanıtlandığını ortaya koyduk. En önemlisi sırf topuk kanı verilmedi diye bir ceza kanunu olan ÇKK uyarınca tedbir kararı verilemeyeceğini, zira kanunda bahsedilen sağlık tedbirinin ihmal ya da istismar edilen çocuklar hakkında, tedavi niteliğinde müdahale gerektiren durumlar için öngörüldüğünü, somut durumda bu anlamda korunmaya muhtaç nitelikte bir çocuk olmadığını, nitekim topuk kanı testinin tarama niteliğinde bir işlem olup tedavi olmadığını ifade ettik.”
Duruşma açılmadan ve aileye söz hakkı verilmeden sadece ilgili kurumun talebi üzerine tedbir kararı verilmesinin yanlış olduğunu ve buna yönelik emsal mahkeme kararları sunduklarına da dikkat çeken Altuntaş, “5 sayfalık itiraz dilekçesi sunulmasına rağmen itiraz mercii olan mahkeme tarafından bu beyanlara hiçbir şekilde itibar edilmeden ret kararı verildi” diye bilgi verdi.
Kaynak: İHA